Aşırı Sıcaklar ve Güneşin Zararlı Etkilerinden Korunma Yöntemleri
Yaz aylarında, hava sıcaklığındaki artışın yarattığı sorunlarla güneş kaynaklı ultarviyole ışınlarının zararları ayrı ayrı göz önünde bulundurulmalıdır. Cildimizin D vitamini sentezleyebilmesi için elzem olan ulraviyole ışınları ne yazık ki aynı zamanda DNA hasarı yaratabildiği için başta cilt kanserine neden olabilecek şekilde kanserojen etki yaratabilmektedir. Bu yüzden yaz aylarında özellikle güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu saat 10:00-16:00 arasında güneş ışınlarından kaçınılmalıdır. Dışarıda bulunulduğunda açık renkli, hafif, bol giysiler tercih edilmeli, mutlaka şapka giyilmeli, güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalı, güneş koruyucu kremlerden faydalanılmalıdır. Güneş gözlüğü kullanarak gözlerin, retinanın ultraviyoleden korunması görme sağlığı açısından gereklidir. Özellikle açık tenli kişiler, cilt hastalığı olanlar güneş ışınlarından kaçınmaya çok daha fazla dikkat etmelidir. Dışarıda çalışması gereken kişiler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya özen göstermelidir.
Aşırı sıcaklar, yaşlı, hamile, bebek ve çocukları; kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet, dolaşım-solunum problemleri, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olan kişileri daha fazla etkiler. Yaşlılar, damar elastikiyetinde azalma, kalp yetersizliği, solunum ve dolaşım problemlerinin yanında susama merkezi duyarlılıkları azalabildiğinden sıvı alımı yetersizliği sonucunda da sıcaktan daha fazla zarar görebilirler. Sıvı elektrolit kaybı riski ile çok sık karşı karşıya kalabilmektedirler. İleri yaşta ve risk altında olan kişiler, bebek ve çocuklar mümkün olduğunca aşırı sıcağa maruz bırakılmamalı, mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıklarda evden çıkmamaya özen gösterilmelidirler. Bebek, çocuk, yaşlı ve engelliler kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır ve güneş gören pencereler perde ve güneşliklerle gölgelendirilmelidir. Sıcak havalarda kullanılan klimaların kullanımında, doğrudan aşırı soğuğa ve ısı değişimine maruz kalma yanında enfeksiyonlar açısından da dikkatli olunmalıdır. Gerek binalarda gerekse araçlarda klimaların temizliği peryodik olarak yapılmalıdır.
Yoğun fizik aktivite, spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır, terleme yoğunluğuna göre sıvı alımına ayrıca özen gösterilmelidir. Sık sık duş almak, el yüz yıkamak, soğuk su uygulamak vücut ısısını normal seviyelerde tutabilmek ve sıcağın zararlı etkilerine maruz kalmamak için rahatlatıcı çözümlerdir.
Sıcak havalarda acil servislere en fazla başvuru tansiyon düşmesi ya da yükselmesi, aşırı terleme ve yeterince sıvı almamaya bağlı sıvı elektrolit dengesizliği, akut böbrek yetmezliği, sıcak ve güneş çarpması nedeni ile olmaktadır. Güneş veya sıcak çarpması, aşırı sıcağa maruz kalma sonucu beden ısısını ayarlayan terleme mekanizmasının da bozulmasına bağlı olarak vücut ısısının düşürülememesi ile gelişir. Bulantı kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, görme netliğinin bozulması, komaya kadar gidebilen bilinç bulanıklığı veya kaybı yaşanabilir. Böyle bir durumdan şüphe duyulduğunda kişi hemen serin ve hava akımı olan bir yere alınmalı, sıkı giysileri gevşetilmeli, su uygulanarak soğutulmaya çalışılmalı, bilinci kapalıysa kesinlikle içmesi için sıvı verilmemeli ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
Günlük beslenmede aşırı yağlı, karbonhidratlı yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı; mevsim sebze meyvelerinin tüketimine özen gösterilmelidir.
Kronik Böbrek Yetmezliği, ileri evre kalp yetmezliği gibi kronik hastalıklarda olabildiği üzre doktor tarafından yapılmış bir sıvı kısıtlaması yoksa günlük 2-2,5 litre sıvı tüketilmeli, çok soğuk, buzlu içecekler özel olarak tercih edilmemelidir.