Çocukluk Çağı Obezitesi
Obezite; vücuttaki yağ oranındaki artışa bağlı olarak gelişen, kilo alımındaki artış olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütü 2016 yılı itibarı ile dünyada 5 yaşın altında 41 milyon fazla kilolu veya obez çocuk bulunduğunu bildirmiştir. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 15 yaş üstü bireylerde obezite oranı 2008 yılında %15,2 iken, 2014 yılında %31,1 oranında artış göstererek, %19,9’ a ulaşmıştır.
Çocukluk çağı obezitelerinin yalnızca % 1-2’si altta yatan hastalık ve sendromlara bağlı olarak gelişmektedir ve çok büyük bir yüzdesi alınan kalorinin, harcanan enerjiden fazla olmasından kaynaklanmaktadır ve bu önlenebilir bir durumdur. Obezitenin genetik faktörlerin bazı çevresel faktörler ile etkileşmesiyle geliştiği düşünülmektedir. Şehirleşmenin sonucu olarak değişen yaşam tarzı, artmış kalori alımı ve azalan fiziksel aktivite çocukluk çağı obezitesinin temel nedenleridir.
Çocukların akademik hayatta başarılı olma kaygısı, yaşanılan çevrenin güvenli olmaması çocukların evde daha çok ekran karşısında vakit geçirmelerine ve fiziksel aktivitelerinin azalmasına neden olmaktadır. Diyetteki artmış yağ oranı, şekerli içeceklerden zengin beslenmenin de obeziteye neden olan faktörlerin başında geldiği; fazla karbonhidrat ve şekerli içecek tüketen çocukların aynı zamanda çeşitli vitamin ve mineral yetersizlikleri açısından da risk altında oldukları bilinmelidir. Düzenli beslenme obezite gelişimini önleyen diğer bir faktördür. Öğün atlanmasının özellikle de kahvaltı yapılmamasının doğrudan obeziteye yatkınlık yarattığı çalışmalar ile gösterilmiştir. Çalışmalarda, ebeveynlerin her ikisi de obez ise çocukta şişmanlık riskinin belirgin olarak arttığı gösterilmiştir..
Obezite çocuğun yalnızca o anki sağlık durumunu etkilemekle kalmaz, obez çocukların büyük bir bölümü yaşamlarına obez yetişkinler olarak devam ederler.
Ocak 2016’da DSÖ’nün başkanlığında çocukluk çağı obezitesini sona erdirmek üzere bir komite kurulmuştur. Bu komitenin önerileri şöyledir:
1) Çocukların ve gençlerin sağlıksız yiyecekler, şekerli içecekler ile beslenmeleri azaltılarak, sağlıklı besinler ile beslenmelerinin sağlanması için programlar oluşturulmalı.
2) Çocuklar ve gençlerin sedanter yaşamlarının önüne geçilerek, fiziksel etkinlik yapmaları desteklenmeli.
3) Erken çocukluk döneminden itibaren çocukların sağlıklı beslenme, uyku ve fiziksel etkinlik alışkanlıkları ile büyümelerinin sağlanması için kılavuzlar oluşturulmalı.
4) Okul çağı çocukları ve gençler için sağlıklı okul çevresi, sağlıklı beslenme okuryazarlığı ve fiziksel aktivite rehberleri oluşturulmalı.
5) Obez çocuk ve gençler için aile temelli, çok yönlü, yaşam şeklini düzenlemeyi hedefleyen servisler kurulmalı.
Doğumdan itibaren ilk 6 ay yalnızca anne sütü ile beslenmenin sağlanması gerekmektedir. Altıncı aydan itibaren uygun tamamlayıcı beslenmeye (sebze-meyve-tahıl) başlanarak anne sütünün en az 2 yıl verilmesinin sağlanması obeziteden korunmada en önemli faktörlerdendir. İlk bir yaş beslenmesinde sebze, meyve, tahıl grubuna kırmızı et, tavuk ve balık eti eklenmesi; şekerli içecekler ve tuz içeren besinlerin verilmemesi de obeziteden koruyucu unsurlardır. Araştırma sonuçları ilk yıllarda hazır besin ve kavanoz maması ile beslenen çocuklarda ileri yaşta obezite oranının arttığını göstermektedir. Bunun yanı sıra çocukların gün içinde aktif bir yaşam sürmesi de gerekmektedir. Kısa mesafeler için araç kullanılmaması, yürüyüş yapılması, bisiklet kullanılması, asansör kullanılmaması gün içinde aktif olmayı sağlayan unsurlardır. Ekran süresinin kontrol altında tutulması, çocuklara ilk 2 yaşta televizyon, tablet, cep telefonu, bilgisayar seyrettirilmemesi; 2 yaşından sonra ekran maruziyetinin günde 2 saati aşmaması, televizyon ve ekran karşısında yemek yenmemesi ve çocukların odasında televizyon, cep telefonu ve tablet bulundurulmaması gerekmektedir. Sağlıklı beslenme alışkanlığının, düzenli uyku alışkanlığı ile birlikte sağlanması kilo kontrolü açısından önemlidir.