Dünya Akciğer Kanseri Günü
AKCİĞER KANSERİ
Akciğer vücudumuzun oksijen gereksinimini sağlayan organımızdır. Her organ gibi akciğerimiz de birçok hücreden oluşur. Bu hücreler akciğerin normal olarak görevini yapabilmesi için ihtiyaç doğrultusunda bölünerek çoğalırlar. Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasıdır. Burada oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyür, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla uzak oranlara yayılarak (karaciğer, kemik,beyin vb. gibi) hasara yol açarlar. Bu yayılmaya metastaz adı verilir.
Türkiye’nin Akciğer Kanseri Haritası Projesi’nden alınan verilere göre akciğer kanseri erkelerde 100 binde 75, kadınlarda 100 binde 10 olup, yıllık beklenen yeni hasta sayısı yaklaşık 30 bindir.
Akciğer kanseri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için önemli bir ölüm nedenidir. Dünya genelinde ve Amerika’da hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni olup, tüm kanser ölümlerinin kabaca 1/5’inden (%19.4) sorumludur. Bu sayı her yıl meme, kolon ve prostat kanserinden dolayı kaybedilen hasta sayısı toplamından daha yüksektir.
Akciğer kanserleri başlıca iki gruba ayrılır; küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK) ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK).Bu sınıflandırma tümörün mikroskobik görüntüsüne dayanarak yapılır. Bu iki tip kanserin büyüme hızları, yayılımları ve tedavileri farklıdır
Küçük hücreli akciğer kanseri (KHAK): Akciğer kanserlerinin %10-15’ini oluşturur. En hızlı büyüyen ve en hızlı yayılım gösteren (metastaz) tipidir. Sigara ile çok yakından ilişkilidir, bu tümörlerin sadece %1’i sigara içmemiş kişilerde ortaya çıkar. Çok hızlı metastaz yaptığından genellikle tanı konulduğu sırada vücutta yayılmış olduğu görülür. Bununla beraber kemoterapiye yanıtı iyidir.
Küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK): En sık görülen akciğer kanseridir, tüm hastaların %85-90’ını oluşturur. KHDAK’nin 3 ana tipi vardır:
Adenokanser: Kadınlarda ve sigara içmeyenlerde daha sık görülür. Gelişmiş ülkelerde en sık görülen akciğer kanseri türüdür.
Yassı epitel hücreli kanser:Ülkemizde en sık görülen akciğer kanseri türüdür. Erkeklerde daha sık görülür. Sigara kullanımı ile yakından ilişkilidir. Hastalık sıklıkla akciğer içine sınırlı kalır veya komşu lenf bezelerine yayılır.
Büyük hücreli kanser: KHDAK içinde en az sıklıkta görülenidir ve tüm akciğer kanserlerinin %10 kadarını oluşturur. Uzak organlara yayılım yapma eğilimi fazladır.
Akciğerlerimiz dışarıya açılan bir organdır ve dış ortam havasını kullanır. Bu nedenle nefes ile alınan havadaki her türlü madde sağlığımızı etkileyebilir. Bu nedenle sigara kullanımı akciğer kanserinin en sık görülen nedenidir (%90’dan fazla). Günlük içilen sigara sayısı, sigara içme süresi, erken başlama yaşı, dumanı derin çekme ve katran miktarı ile kanser gelişme riski artar. Sigara dumanında 4000’den fazla kimyasal ve 100’den fazla kanser oluşumuna neden olan madde olduğu bilinmektedirTüm akciğer kanserlerinin%80-90’ı tek başınasigaraya bağlıdır.Akciğer kanserine yakalanma riskioranı Hiç sigara içmeyenlerde % 3,Günde1 paket içenlerde % 61,1-2 paket içenlerde% 217dir.Sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanmariski içmeyen bir kadına göre 1.5-153 kat daha fazladır.Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınlarınerkeklere göre 1.5-3 kat daha fazla akciğer kanserineyakalanma riskleri vardır.Aktif sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemliikinci risk faktörü pasif sigara maruziyeti veya diğeranlamda çevresel sigara maruziyeti veya dumanaltıolmaktır. Aile öyküsünde akciğer kanseri olması akciğer kanserineyakalanma riskini artırmaktadır.Ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen birkadında ise bu riskin 30 kat arttığı gösterilmiştir. Asbestos,çeşitli kimyasal maddelerle çalışılan işkollarında çalışanlarda,daha önce akciğerden hastalık geçiren veakciğerde nedbe dokusu gelişen kişilerdeakciğer kanseri riski artmaktadır Bazı beslenme özelliklerinin de akciğer kanseririskini etkileyebileceği bilinmektedir.Motorlu taşıtlara, fabrika bacalarına bağlı havakirliliklerinin, evlerde uygun olmayan şekildeodun-kömür yakarak ısınmanın kanser yapıcımaddelerin oluşmasına neden olduğugösterilmiştir.
Daha önceden akciğer kanserigeçirmiş olmak,bir kere akciğerkanseri nedeniyle ameliyat olmuş,veya ışın tedavisi uygulanmışolanlarda ikinci bir kanser gelişmeriski vardır. Sigara içmek bu riskiayrıca arttırmaktadır.Hava kirliliğinin akciğer kanseri riskini arttırabileceği düşünülmektedir.
Hastalık oldukça ileri aşamalaragelene kadar önemli şikayete yolaçmayabilir. Çünki akciğer dokusunun ağrı duyusu yoktur. Bu sinsi karakter,akciğer kanserini bu kadar tehlikeliyapan en önemli faktördür. Eğer sigara kullanan ve buna bağlıkronik bronşiti olan biriyseniz,mevsimsel öksürük ve balgamşikayetlerinin süreklilik kazanması,balgamda kan görülmesi,giderek artan nefes darlığı, özellikle sırtta kürek kemiklerininarasına veya omuzlara yayılan batıcınitelikte göğüs ağrısı, parmaklarda çomaklaşma, vücut ağrıları, tekrarlayan enfeksiyonlar, göz kapağı düşmesi, ses kısıklığı, hışıltılı solunum, yutma bozukluğugibi şikayetler kanser için şüphe uyandıran belirtilerdir.Hastalığın ilk aşamalarındaiştahsızlık,halsizlik,kilo kaybı ve terlemegibi şikayetlergörülülebilir.Eğer akciğer kanseri göğüs kafesi dışına yayılmışsa şikayetler vücudun başka yerleri ile ilgili olabilir.Hiçbir bulgu vermeyen hasta grubu da azdeğildir.
Akciğer kanserinin tanısı için göğüs hastalıkları bölümüne başvurularda hekim hastanın tıbbi öyküsünü alır ve sigara kullanımı ve diğer risk faktörlerini sorgular. Yapılan fizik mayenenin ardından akciğer grafisi ile birlikte bazı laboratuvar testleri istenir. Muayene ve akciğer grafisi bulguları ile akciğer kanserinden şüphe edilen hastalarda öncelikle bilgisayarlı tomografi çekilir.Bilgisayarlı tomografi ile elde edilen üç boyutlu görüntü sayesinde hastalıklı bölgeye nasıl ulaşılabileceğine karar verilir. Hastaların çoğunda tanı için akciğerlerden doku parçası alınır. Bu işleme biyopsi adı verilir. Biyopsiler çeşitli yöntemler ile yapılabilir. Bazı durumlarda deriyi geçip akciğer içine doğru bir iğne ilerletilebilir ki bu ‘’iğne biyopsisi’’ olarak adlandırılır. Bazen de biyopsi ‘’bronkoskopi’’ adı verilen işlem ile elde edilir. Bu işlemde ince, ucunda ışık ve kamera bulunan bir hortum kullanılarak akciğerin havayolları incelenir ve küçük doku parçaları alınır. Akciğer etrafındaki zarda sıvı birikimi olmuşsa buradan iğne biyopsileri alınabilir (torasentez, plevra biyopsisi). Bir diğer yöntem de dokuların cerrahi yöntemlerle alınmasıdır (mediastinoskopi, video eşliğinde torakoskopik cerrahi, açık akciğer biyopsisi).
Alınan bu doku parçalarının bir patolog tarafından incelenmesi oldukça önemlidir. Çünkü akciğer kanseri hücre tipinin kesin olarak bilinmesi tedaviye yön veren en önemli bilgidir. Yapılan diğer testler genellikle kanserin vücuttaki yayılımı hakkında bilgi sahibi olmak için yapılır. Bu testler ise hastanın şikayetlerine göre manyetik rezonans görüntüleme (MR), kemik sintigrafisi, ultrasonografi veya PET-BT (pozitron emisyon tomografi) tetkikleri yapılır. Böylece akciğer kanserinin tipi ve evreleri saptanmış olur.
Akciğer kanserinin tedavisi diğer tüm kanserlerde olduğu gibi hastalığın genel sağlık durumu, hastalığın evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı olarak değişir. Birçok evrede farklı tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedaviler uygulanır. Multidisipliner bir çalışma gerektiren bu tedaviler ;cerrahi, hedefe yönelik tedaviler radyoterapi, kemoterapi gibi farklı seçenekleri içermektedir. Bu nedenle akciğer kanseri tedavisinde tam donanımlı bir hastane ve uzman doktor seçimi oldukça önemlidir.
Akciğer kanserinin tedavisinde özellikle son 5 yıldır ciddi gelişmelerden söz edilebiliyor. Daha çok dördüncü evre akciğer kanseri hastalarını ilgilendiren bu gelişmelerin en önemlilerinden biri immünoterapi, bir diğer adıyla akciğer kanser aşısı. İmmünoterapi hastanın, kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerine savaş açması anlamına geliyor. Bu nedenle de diğer kemoterapi ilaçlarına göre yan etkileri daha azdır. Birkaç yıl öncesine kadar dördüncü evre akciğer kanserli hastalar için diğer kemoterapi ilaçları deneniyor ve başarılı sonuçlar alınamadığında ise akciğer kanseri aşısı kullanılıyordu. Günümüzde, Amerika’da ve Avrupa’da dördüncü evre akciğer kanseri hastaları, ilk andan itibaren bu kanser aşısı ile tedavi edilebiliyor.Evre 4 ‘te tüm tedaviler hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik olarak uygulanmaktadır.
Akciğer kanserinden korunmada ve erken evrede yakalayıp kurtulmak için yapacaklarımız neler olmalıdır? Bilindiği gibi akciğer kanseri önlenebilir bir hastalıktır. Akciğer kanserlerinin en önemli nedeni tütün ve tütün ürünlerinin kullanımıdır. Bu nedenle hastalıktan korunmada en önemli faktör sigaraya başlamanın önlenmesi ve içenlerinde bırakmasıdır. Bunun yanısıra asbest, radon ve zararlı gaz ve kimyasallara maruziyetin önlenmesi kanser riskini azaltabilir. Çevresinde veya işyeri solunum havasında asbest lifleri bulunan kişilerde akciğer kanseri riskinin azaltılması için profesyonel koruyucu solunum maskeleri kullanılması gerekir.
Tarama kanserle ilgili herhangi bir belirti yokken kişide kanser olup olmadığının araştırılmasıdır. Bu çalışma kanserin erken dönemde yakalanmasına neden olur. Anormal kanser dokusu erken evrede saptanırsa tedavisi de daha kolaylıkla yapılabilir. Günümüzde akciğer kanserleri için bazı ülkelerde önerilen tarama testi düşük doz bilgisayarlı tomografidir. Bazı ülkelerde kullanılmaya başlanan bu tarama yöntemi ağır sigara içme öyküsü olup (30 yıl günde bir paketten fazla), halen içmeye devam eden veya son 15 yıl içerisinde bırakmış, 55-74 yaş arası kişilerde önerilmektedir. Akciğerde iyi huylu nodüllere sebep olabilen tüberküloz ve meslek hastalıklarının ülkemizde yaygın olarak görülmesi nedeniyle düşük doz bilgisayarlı tomografidir ile tarama yapılması gereksiz takip ve ameliyatlara, maliyet artışına ve hastalarda yoğun bir endişeye neden olabilecektir. Bu nedenle riskli hastalar için bu yöntemle akciğer kanseri taraması yapılması ülkemiz şartlarında henüz önerilmemektedir.