PSİKOLOJİDE KADINLAR ve ERKEKLER İLİŞKİLER

 

İnsan olarak yapımız, birlikte yaşamak üzerine ve paylaşmak üzerine kurulmuştur. Hepimizin değişik davranış şekilleri vardır ve iletişim içindeyken duyduğumuz beklentiler vardır. İnsanların karşı cins ile olan ilişkilerinde, toplumsal etmenlerin de katkısı kadar, temel inanç ve şemaları gereği günün birinde bu ilişkiyi evliliğe taşımaları gerekebilmektedir.

Evlilik ilişkisinin kurulmasının çok farklı nedenleri vardır. Kimisi toplumsal gereklilik, kimisi yalnızlıktan kurtulmak için, kimisi daha iyi ekonomik nedenlerle, kimisi çocuk sahibi olabilmek için, kimisi iş ortaklığı olarak görerek, kimisi ise içinde bulunduğu daha kötü, baskıcı, istismarcı bir aile yaşantısından kurtulmak için evlilik ilişkisi kurarlar. Her ne amaçla olursa olsun, evliliğin yürüyebilmesi için, amaca uygun eş seçebilmek en önemli faktördür.

İlişkinin oluşumunda ilk adım çok önemlidir. Etkileşim. İnsanların hayatta, kendilerine uygun olduğunu düşündüğü bir temel inancı vardır, önce anne baba, sonra yakın çevre, arkadaşlar, okunanlar, izlenenler tecrübeler, doğrunun ne olacağını tahmin etmeye yarayacaktır. İşte ilk etkileşim, bu temel inançlar çerçevesinde her şeyden önce fiziksel özelliklere ve/veya dış görünüşe bağlı bir oluşur ve yanıltıcı olabilir.

Mimik, jest, beden dili, giyiniş vb özellikleri içen ilk etkileşimin ardından, sözel iletişim aşaması gelecektir. Bilimsel veriler, kadınların ilk etkileşimde yanılma payının erkeklere göre daha az olduğunu söylemektedir. Sözler devreye girdiğinde ise hem içerik hem de içeriğin nasıl ifade edildiği çok önemlidir.

Bir ilişki başladıktan sonra, bireyler kişilik özelliklerini yavaş yavaş ortaya koymaya başlarlar. İlk buluşmalara, son derece olumlu, bakımlı, seçtiği sözlere dikkat ederek gelen ve karşı tarafı da olumlu algılamaya hazır taraf, zaman içinde karşı tarafın ilk başta gözden kaçan yanlarını da görmeye başlayacaktır.

Çünkü baştaki pozitif algının arkasından, sıkıntılar, zorlanmalar, kayıplar, işten çıkarılmalar, ailevi sosyal, kültürel, ekonomik farklardan doğan tatsızlıklar, belki de bilinçsizce kamufle edilen başka davranışları da ortaya çıkaracaktır.

Baştan kabul etmek gerekir ki, bir ilişkiye başlandığında karşı tarafı değiştirebileceğini düşünmek, veya kısmen onu manipüle edeceğini düşünmek çok da doğru bir beklenti değildir. Mühim olan ilişkiyi dört ana unsur başta olmak üzere değişik platformlarda dengeye oturtmak gerekir. SAYGI, SEVGİ, GÜVEN ve CİNSELLİK, ilişkiyi bir masanın ayaklarına benzettiğimizde olmaz ise olmayacak dört ana bacaktır. Bu bacaklardan birinin kısa olması, masanın dengesini bozacaktır. Eminim restoranda veya bir çay bahçesinde yemek yerken masanın ayaklarının sallanmasının sizi ne kadar rahatsız ettiğini hatırlarsınız, çorba sıcakken üstünüze dökülürse çok da hoş olmayan bir durum içine girersiniz.

Birbirlerine yakın sosyal, kültürel ve etnik gruptan olan kişiler birbirleriyle daha iyi etkileşime geçebilmektedirler. Ancak farklı gruplardan gelen insanlar ayrışmak yerine bütünleşmeyi benimsediklerinde bu sosyokültürel veya etnik farklar bir zenginlik haline dönüştürülebilirler.

Etkileşime geçildikten sonra ilişkiyi belirleyen bir diğer unsur fiziksel çekim gücü olmaktadır. Bu çekim gücü, birlikte olmak, oturup konuşmak, varlığından ve beraberliğinden hoşlanmak anlamına gelmektedir. Bu zamanla birbirlerini daha çok görmek istemek, daha çok konuşmak istemek, diğer ilgi alanlarından ve hatta önceliklerinden uzaklaşmaya kadar gider.

Konuşmalar gittikçe özelleşir, kendisine zarar getirmeyecek şekilde belli gerçekleri ve sırları kendi gözlerinden anlatmaya ve açılmaya başlarlar. İnançlar paylaşılır duyguların paylaşıldığı kadar. İhtiyaçlar belirlenir ve iletilir, beklentiler konuşulur ve bunların hepsi bir tutum içinde tutulmaya çalışılır. Benzer noktalar aranır. İlişkilerin çoğunda ise bu aşamada şekillenen bir diğer konu ilişkiyi kimin yönlendireceği, domine edeceği de kendini göstermeye başlar. Yani bir taraf lokomotif tarafını yüklenirken, diğer taraf da bunu kabullenmeye başlar veya kabulleniyormuş gibi görünür.

Bu aşamaların oluşmaları ve gelişmeleri yaklaşık bu süreyle olurken, bazen öncelikler sırası değişir ve belli bir seviyeye gelen ilişkide bundan sonrası konuşulmaya çalışılır. İlişkinin bir anlamda adı “konuşulmamış olsa da” konulur. Ve burası bir kırılma noktasıdır, ilişki ya burada bitirilir veya bir sonraki seviyeye geçme çabası içinde olunur.

Bilgi ve Randevu için;

 0 (312) 666 7 666

Bu gönderiyi paylaş