SAFRA KESEMDE BİR TAŞ VARMIŞ, KIRDIRMALI MIYIM? ALDIRMALI MIYIM? KALMALI MI?

Söze safra nedir ile başlamak gerekirse; safra, karaciğerimizde üretilen oradan safra kesemize yönlendirilip daha güçlü işlev görür hale getirilen, ardından ince bağırsağımıza salınarak özellikle yağların sindirimine katkıda bulunan hayati sarı sıvı diyebiliriz.

Safrayla ilgili bizi ilgilendiren hadiselerin çoğunluğu da bu depolandığı safra kesesinde gerçekleşmektedir. Karaciğeri orta alt yüzeyine yapışık mide, ince bağırsak, kalın bağırsak gibi diğer iç organlarımıza komşu 7-10 cm uzunluğa 40-50 ml de hacme sahip bir keseden bahsediyoruz.

Bu sarı sıvı yağların sindiriminde lider role sahip olduğu gibi, kendi içeriğinin de su dışında çoğunluğunu kolesterol oluşturmakta. Safra taşları bu kolesterol yoğunluğunun, safra iç dengesinin bozulduğu durumlarda; genetik, ırksal, yaşam tarzı farklılığı, kullandığımız ilaçlar, sahip olduğumuz diğer hastalıklar gibi etkenlere bağlı olarak en çok safra kesemizde oluşmaktadır.

Safra taşı hastalığı yani kolelitiazis sindirim sisteminin sık rastlanan problemlerinden biridir. Toplumun %10-15’inde bulunmakla beraber, safra taşı olanların %80’ i herhangi bir semptom ile karşılaşmazlar. Taşlar semptoma sebep olduklarında ise en çok ağır ve yağlı yemeklerden sonra sağ kaburga altından başlayıp mide üzerine ve sırta vuran geçici ağrılara, hazımsızlık ve şişkinliğe sebep olurlar. Semptomatik olmayan safra taşı hastalarının her yıl yaklaşık %3‘ünde hafif, orta düzey semptomlar görülebilirken, bu semptom görülenlerin de %3’ünde safra kesesinin şiddetli iltihapları, safra taşlarının kanala düşmesi, safra yolları-karaciğer ve pankreasta enfeksiyon gibi ciddi komplikasyonlar gelişebilir.

Safra kesesi taşları için böbrek taşlarında uygulanan dışarıdan lazerle kırma, kanaldan geçerek parçalama, çıkarma vb. işlemler maalesef fayda sağlamamaktadır. Mutlak ve tek çözüm eğer gerekliyse kese ile beraber taşların bütün halinde çıkarılmasıdır.

Cerrahinin getirdiği riskler de değerlendirildiğinde semptomsuz kolelitiazis hastaları cerrahi adayı değildirler. Bu hastalar için semptoma sahip olmasalar da ameliyat olmanın karlı olduğu durumlar mevcuttu. Nedir bunlar?

  • Yaşam beklentisi 20 yıldan fazla olan genç hastalar
  • 3 cm’den büyük veya 3’mm den küçük taşa sahip olan hastalar
  • Safra kesesi duvarının kalsiyumla dolduğu fonksiyon göstermeyen safra kesesine yani porselen safra kesesine sahip hastalar
  • 60 yaş altı kadın hastalar

 

Safra kesesi ameliyatı gerektiren durumlar için tüm dünyada öncelikle kapalı yöntem yani laparoskopik olarak ameliyatlar tercih edilmekte ve hastanemizde de yüksek başarı ile uygulanmaktadır.

Başlığımızdaki soruları yanıtlamaya çalıştığımız bu yazıdan aklınızda kalanları tartışmak, yeni oluşan sorulara yanıt bulmak ve daha detaylı bilgilendirme için Genel Cerrahi kliniklerine başvurmanızı öneririm.

Bilgi ve Randevu için;

0 312 666 7 666

Bu gönderiyi paylaş